Servet Dağlı yazdı:...kaos olacaksa hayat standartlarimiz icin olsun,agir vergiler icin olsun ama ideolojiler icin degil, sonucta fransiz ihtilali de bir kaostu ama hakları, yaşam standartları icin savaştı ve öldu insanlar ama haklarini da aldilar..
Sebep ne olursa olsun kaos asla olmamalı. Göstericiler hükümet ve diğerleri (yargı-yasama-medya-sivil halk) kaos olmaması için elinden gelen her şeyi yapmalı. Fransız ihtilalini romantik bir mesele gibi görüyoruz ama o kaos ortamında onbinlerce insan öldürüldü ve Fransa uzun süre kanunsuz-felaket bir ülke oldu. İhtilali yapanlar da giyotinlendikten sonra biraz düzelebildi.
İnsanlar bir araya toplanınca zaten kontrolden çıkmaya yatkın oluyorlar. Topluluk psikolojisi birey psikolojisinden farklı. Kaos-çatışma olursa araya her türlü başka insan da karışabilir. Hırsızı-yağmacısı, teröristi, darbecisi, provokatörü falan. İç etkenler ve dış etkenler elbette ki kaos ortamından faydalanacaklardır. İŞ KAOSA İZİN VERMEMEK OLMALI.
[align=center]*************[/align]
Azıcık demokrasi var diyebilmek için dürüst seçimler şart. Herhalde herkes bu konuda sicilimizin temiz olduğunu kabul ediyordur. O tamam.. Ama bu sadece başlangıç. Serbest medya, bağımsız yargı yürütme ve yasama da gerekli ki bütün bu kurumlar birbirini denetleyebilsin. İşte burada ülkemiz problemli. Medya yerlerde. Yasama tamamen ve alenen yürütmenin kuklası. Eskiden beri böyle. Yargı da ne yazık ki bağımsız değil. Eskiden taraflıydı, şimdi bağımlı. İkisi de kötü elbette.
Muhalefet partileri.. E onlar da ne doğru dürüst bir eleştiri getirebiliyorlar ne de hükümetten hoşnut olmayan kitleye bir umut verebiliyorlar.
Memnun olmayan halk ne yapacak? Demokratik olarak yapabileceği neler var? Tabii ki konuşma hürriyeti ve toplanma-eylem yapma hürriyetini kullanacak. Kanunlar çerçevesinde ve kırıp-dökmeden, etrafa zarar vermeden protesto yapacak. Hükümet kanunlar dahilinde ve olayları kışkırtmadan kontrol etmeye çalışmalı. Ne de olsa asayişin temininden o sorumlu. Ülkenin kaos ortamına sürüklenmemesi hükümetin birinci görevi zaten.