Moderatör: murat tahan
Mustafa Yazicioglu yazdı:İlter Elmas yazdı:jee yazdı:İlter Elmas yazdı:Mustafa Yazicioglu yazdı:Para kazanmak için seçilecek bir meslek değil müzik emin ol kardeş. Günde 18-19 saat stüdyoya kapanıp da çalışmak insandan çok şey de götürüyor getirisinin yanında. Asosyal olmaya çanak tutuyorsun yani. Para kazandırır tabi ki ama eksileri de oldukça fazla. Teşekkürler, ben de başarılı bir kariyer dilerim sana meslek hayatında.
Tamamına katılıyorum
Para için sanat yapılmaz, bu sanata saygısızlıktır. Zaten para kazanma amaçlı sanat yapan adamın yaptığı sanattan da hayır gelmez. Ben de extreme bir türü ile de olsa bas gitarist olarak müzikle uğraşıyorum.
Merhaba. Mustafa ben film müzikleri yapanlara büyük saygı duyuyorum. Hatta aranjörlere. Nedeni başka birinin yaptığı bir esere müzik yapmak, onun hissettiklerini hissedip müzikle anlatmak gerçekten büyük başarı. tebrik ediyorum başlarılarının devamını diliyorum.
Stüdyoya kapanıp sabahlamak, monitörün başında sızmak aaahhhh kimse anlayamaz abi. Müzisyenim dediğimde herkez ooooo abi süper iş şöyle güzel böyle güzel derler, ama bilmezler ki bu işin backround'u o kadar zor kiiiii!
İlter sana da katılıyorum. Ama hayatı devam ettirebilmek için işler bir zamandan sonra kontrolden çıkıp, çarka uymak zorunda kalmaya çıkıyor malesef. Bu arada bende Basçıyım
Katılıyorum. Sanatçı birisine ''parayı kırmışsın'' gibi bir yaklaşımda bulunulunca hassas olduğum bir konu olduğundan kızdım biraz
Sevgili dostlar kesinlikle yanlış bir niyet aramadım Kilo problemli kardeşimin iyi niyetini bildiğim için, o yüzden üzerinde durmadım o cümlenin.
Dediğim gibi para kazanamk niyetiyle yapılacak bir meslek değil bu. Tabi ki para kazanmak zorundayım herkes gibi ama bu inanın en son düşündüğüm şey oluyor. Her proje'nin kendi içinde bir döngüsü oluyor. Örneğin 2005 yılında Somewhere In Time adlı bir filmle New York film festivalinde en iyi film müziği ödülü aldım. Ama bu filmin müzikleri için hiç para talep etmemiştim. Filmin bütçesi ve olanakları belliydi, filmin yönetmeni de Kanada'da okuduğum yıllardan bir dostumdu. Ne ödülü düşünmüştüm ne de kazanacağım parayı. Bunun gibi çok örnek var. Tabi bunun yanında iyi kazandığım işler de va, fakat tahmin edersiniz ki bugün bir stüdyo kurmak pek çok işyerini kurmaktan çok daha pahalı. Bir bilgisayar yazılımı için bile 2000 euro ödüyorsam diğer kullandığım ekipmanların bütçelerini siz hesaplayın. Kazanamazsam bunları yapabilemm mümkün değil. Kullandığım bir enstrüman çok iyi olmalı ki kaliteli tonlar yakalayabileyim. Bas Gitar çalan arkadaşlarım çok daha iyi anlayacaktır beni bu konuda. İyi bir Gitar bir kaç bin dolar demek. Bu işin yaratıcılık tarafının yanında bir de üretimin sunum şekli var. O da kalite demek. Kalite de iyi ekipmanla yakalanır. O yü<den kazandıran ama gideri de olan bir iş bu.
İşin manevi tarafından hiç bahsetmiyim onları yazmakla bitmez. Oldu mu olmadı mı sorunsalı, daha iyisi için ne yapabilirim, projenin zamanı yeterli olacak mı, bir de şunu deneyelim, bu tema çok güzel ama zamanlama sorunları var vs vs bitmek tükenmek bilmeyen şeyler. Film müziği, müzik sanatının en zor alanıdır. Çünkü görüntüyle senkron bestelemek gerekir ve dolayısı ile belli başlı bir metronom bile kullanamazsınız görüntü eşliğinde. Metronomla film çeken bir yönetmen hiç görmedim ben. Ben filmin devinimini bir şekilde yakalamak zorundayım. O yüzden sadece besteleyebiliyor olmak yetmez. Türkiye'de çok adam var dizi ve film müziği yapan ama işin teknik kısmı hiç bilinmez. 10 sene boşuna okumadım bu işi ahhaaha Teknik olaylara girmicem çünkü sayfalarda yazmam gerek.
Kısacası çok muazzam ama bir iş o kadar da meşakatlidir. Çok seviyor olamk lazım yapmak için. Aslında vücut geliştirme gibi düşünelim olayı, kaslı görünmenin pek çok yolu olabilir. Ama amaç en doğru ve sağlıklı yolu tutmak değil midir? Aşağı yukarı aynı şey işte
I Will Be Back yazdı:Mustafa Yazicioglu yazdı:İlter Elmas yazdı:jee yazdı:İlter Elmas yazdı:Mustafa Yazicioglu yazdı:Para kazanmak için seçilecek bir meslek değil müzik emin ol kardeş. Günde 18-19 saat stüdyoya kapanıp da çalışmak insandan çok şey de götürüyor getirisinin yanında. Asosyal olmaya çanak tutuyorsun yani. Para kazandırır tabi ki ama eksileri de oldukça fazla. Teşekkürler, ben de başarılı bir kariyer dilerim sana meslek hayatında.
Tamamına katılıyorum
Para için sanat yapılmaz, bu sanata saygısızlıktır. Zaten para kazanma amaçlı sanat yapan adamın yaptığı sanattan da hayır gelmez. Ben de extreme bir türü ile de olsa bas gitarist olarak müzikle uğraşıyorum.
Merhaba. Mustafa ben film müzikleri yapanlara büyük saygı duyuyorum. Hatta aranjörlere. Nedeni başka birinin yaptığı bir esere müzik yapmak, onun hissettiklerini hissedip müzikle anlatmak gerçekten büyük başarı. tebrik ediyorum başlarılarının devamını diliyorum.
Stüdyoya kapanıp sabahlamak, monitörün başında sızmak aaahhhh kimse anlayamaz abi. Müzisyenim dediğimde herkez ooooo abi süper iş şöyle güzel böyle güzel derler, ama bilmezler ki bu işin backround'u o kadar zor kiiiii!
İlter sana da katılıyorum. Ama hayatı devam ettirebilmek için işler bir zamandan sonra kontrolden çıkıp, çarka uymak zorunda kalmaya çıkıyor malesef. Bu arada bende Basçıyım
Katılıyorum. Sanatçı birisine ''parayı kırmışsın'' gibi bir yaklaşımda bulunulunca hassas olduğum bir konu olduğundan kızdım biraz
Sevgili dostlar kesinlikle yanlış bir niyet aramadım Kilo problemli kardeşimin iyi niyetini bildiğim için, o yüzden üzerinde durmadım o cümlenin.
Dediğim gibi para kazanamk niyetiyle yapılacak bir meslek değil bu. Tabi ki para kazanmak zorundayım herkes gibi ama bu inanın en son düşündüğüm şey oluyor. Her proje'nin kendi içinde bir döngüsü oluyor. Örneğin 2005 yılında Somewhere In Time adlı bir filmle New York film festivalinde en iyi film müziği ödülü aldım. Ama bu filmin müzikleri için hiç para talep etmemiştim. Filmin bütçesi ve olanakları belliydi, filmin yönetmeni de Kanada'da okuduğum yıllardan bir dostumdu. Ne ödülü düşünmüştüm ne de kazanacağım parayı. Bunun gibi çok örnek var. Tabi bunun yanında iyi kazandığım işler de va, fakat tahmin edersiniz ki bugün bir stüdyo kurmak pek çok işyerini kurmaktan çok daha pahalı. Bir bilgisayar yazılımı için bile 2000 euro ödüyorsam diğer kullandığım ekipmanların bütçelerini siz hesaplayın. Kazanamazsam bunları yapabilemm mümkün değil. Kullandığım bir enstrüman çok iyi olmalı ki kaliteli tonlar yakalayabileyim. Bas Gitar çalan arkadaşlarım çok daha iyi anlayacaktır beni bu konuda. İyi bir Gitar bir kaç bin dolar demek. Bu işin yaratıcılık tarafının yanında bir de üretimin sunum şekli var. O da kalite demek. Kalite de iyi ekipmanla yakalanır. O yü<den kazandıran ama gideri de olan bir iş bu.
İşin manevi tarafından hiç bahsetmiyim onları yazmakla bitmez. Oldu mu olmadı mı sorunsalı, daha iyisi için ne yapabilirim, projenin zamanı yeterli olacak mı, bir de şunu deneyelim, bu tema çok güzel ama zamanlama sorunları var vs vs bitmek tükenmek bilmeyen şeyler. Film müziği, müzik sanatının en zor alanıdır. Çünkü görüntüyle senkron bestelemek gerekir ve dolayısı ile belli başlı bir metronom bile kullanamazsınız görüntü eşliğinde. Metronomla film çeken bir yönetmen hiç görmedim ben. Ben filmin devinimini bir şekilde yakalamak zorundayım. O yüzden sadece besteleyebiliyor olmak yetmez. Türkiye'de çok adam var dizi ve film müziği yapan ama işin teknik kısmı hiç bilinmez. 10 sene boşuna okumadım bu işi ahhaaha Teknik olaylara girmicem çünkü sayfalarda yazmam gerek.
Kısacası çok muazzam ama bir iş o kadar da meşakatlidir. Çok seviyor olamk lazım yapmak için. Aslında vücut geliştirme gibi düşünelim olayı, kaslı görünmenin pek çok yolu olabilir. Ama amaç en doğru ve sağlıklı yolu tutmak değil midir? Aşağı yukarı aynı şey işte
Hocam söylediklerine sonuna kadar katılıyorum her konuda.Her işin kendine göre zorluğu dezavantajları mevcut dışardan bakanlar bu zorlukları farkedemiyor ve atalarımızın bu konuda yazdıklarını anlatmak için kullandıkları kısa ve özlü bir söz var.
''Ölülerde sanıyor diriler her gün helva yiyor'' Saygılar sevgiler...
Mustafa Yazicioglu yazdı:Jee tabi ki öyle (ismini bilmediğimden nick ile hitap ediyorum) maddi yükü de ağır işler.
I will be, güzel sözmuş cidden Bak senin nick için ne demiş Arnold (Tam da bahsettiğim konu ile alakalı paylaşmak istediğim resimdi)
Bu forumda işin güzel tarafı şu; ben bu sporu merak edip öğrenmeye çalıştıkça her gün biraz daha fazla merak duyuyorum. Büyük emekler veriyorsunuz bu spora. Hayatın her sahasında müthiş bir disiplin demek bu. Yemek yediğiniz saatten uyuduğunuz saate kadar her şey programlı ve düzenli. Takdir edilesi bir şey bu. İnsanın hayatını bir şeye kanalize edip adaması budur işte. Ben bu sporu ne kadar yapabilirim diye düşünürken sizlerin arasında da müzisyenlerin olduğunu öğrenince daha da bir cesaretlendim. Gidip de ortamını görebileceğim spor salonu ararken anlaşılan o ki birlikte stüdyoya girip müzik yapacağız, o kıvamdayız resmen ahhaahaha
Yüz yüze tanışmayı tabi ki isterim, çok keyifli olur benim için de. Şu resim bana aslında pek çok şeyi açıklıyor bu sporla ilgili;
Göksel Demircan yazdı:Mustafa hangi okuldan mezunsun?
Yoksa kendinmi gelistirdin bu isi.
Mustafa Yazicioglu yazdı:Göksel Demircan yazdı:Mustafa hangi okuldan mezunsun?
Yoksa kendinmi gelistirdin bu isi.
3 tane okul bitirdim hepsi de müzik üzerineydi.
Yıldız Teknik Üniversitesi (Bestecilik bölümü-4 yıl)
Canada School Of Music (Film Müziği bölümü-2 yıl)
USC Thornton School of Music (Film Müizği bölümü-4 yıl)
Üniversite öncesi de eğitimim oldukça iyiydi aslında. 6 yaş itibari ile piyano, 12 yaşında başladığım bestecilik ve orkestrasyon eğitimi, 18'de film müziği ve sahne müzikleri konusunda özel dersler aldım. Sonrası üniversite zaten. Ama şöyle düşünmeyin sakın arkadaşlar; "o kadar imkan bizde olsa..." emin olun imkanlarım standartın üzerinde değildi, çevre faktörü önemli sadece benim hayatımda. Müzik ile uğraşan bir kaç insan vardı ve benim de hevesim vardı bu işlere. En yoğun ders aldığım dönemlerde (orta okul 2-3, okurken bir de iş bulup çalışırdım. Pizza dağıttım mesela uzun zaman akşam 10'a kadar okul sonrası. Çünkü bu ders alma durumu sadece ailemin desteği ile yapabileceğim işler değildi. Biraz öğrenip de işi yapabileceğim zamanlarda da stüdyolarda asistan olarak iş buldum çalıştım. Lise'de özellikle okuldan çıkıp stüdyoya koşardım, eve gelmem gece 2-3 olurdu. Sabah 8 yine okul. Üniversite olayı hepten zordu, iş, okul yanında özel piyano dersleri verip para kazanmaya çalıştım. Yaz aylarında hiç şansım kalmıyordu dersten yana herkes tatilde. Bir yandan ekipman almam gerekli ama fiyatları ulaşabileceğim türden değil. Gidip semt pazarında gömlek bile sattım ilk ekipmanımı almak için. Türkiye'de okulu derece ile bitirdim sonra burslu davet aldım Canada'dan gittim. 2005 yılında tek başıma ilk profesyonel işlerimi almaya başladıktan sonra biraz rahat yüzü gördüm açıkcası
I will be, saydığın isimler muazzam, dediğin gibi hayatları da başlı başına olay. Ama çok fazla efsanevi detay dolaşıyor ortalıkta o isimlerle ilgili. Duyduğun her şeye inanma derim. İnsan ne iş yapıyor olursa olsun, istediği kadar yüksek yetenek göstersin sonuçta insandır. Beethoven sağırdı evet, ama dış kulak duymuyor diye iç kulak duymayacak anlamı çıkmaz bundan. Adam duymak için bir çok doktordan yardım almış ve bir dereceye kadar iç kulağı yolu ile duyuyor aslında. Burada önemli olan azimle işine devam etmesi. Elbette o kadar emeğin karşılığını da alacaktı, aldı da zaten. Adam efsane
“Vücüt Geliştirme Main Forum” sayfasına dön
Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 11 misafir