RAHMAN ve RAHİM Olan ALLAH' ın Adı İle
Oysa insan her şeyden çok tartışmaya düşkündür.. (Kehf Suresi 54. Ayet )
Ben şunu söyleyeyim; arkadaşlıklar kesinlikle bu kadar kolay bir şekilde hafife alınıp bitirilmemelidir. Cem abi ; seni bilmem de ben ilk şok yetmezmiş gibi ikinci bir şoku yaşıyorum. .
Cem abi ;
Rasulullah ( annem ve babam ona feda olsun ) şöyle buyurmuştur; “ Ben, haklı bile olsa münakaşayı terkeden kimseye Cennet' in kenarında bir köşkü garanti ediyorum.“ ( Ebu Davud, Edeb 7 ) ( 4800 )
"Konuşurken itiraz etmeyene veya haklı olduğu halde, Münakaşayı terk edene, Cennet' te bir köşk verilir." [Taberani].
Sizden öncekiler sırf bunun yüzünden helak oldu. Bırakın münakaşayı! Münakaşanın faydası yoktur. Mümin münakaşa etmez. Münakaşa eden iki kişi ziyandadır. Münakaşa edene kıyamette şefaat etmem. Haklı olduğu hâlde münakaşayı bırakana, Cennetin kenar, orta ve yüksek yerinde üç köşk verileceğine kefilim. Putlara tapmaktan sonra Rabbimin ilk yasak ettiği şey münakaşadır. (Taberânî)
Kimse ile münakaşa etmeyen, haklı olsa bile, dili ile kimseyi incitmiyen Müslümanın, Cennet' e gireceğini size söz veriyorum. (Tirmizî)
(Tartışma, dostun dostluğunu azaltır, düşmanın düşmanlığını artırır) ( Tirmizi olması gerekiyor , pek emin değilim aradım bulamadım )
(Haklı da olsa, münakaşayı terk etmeyen, hakiki imana kavuşamaz.) [İbni Ebi-d-dünya]
(Mücadelede ısrar edenler hariç, hiç kimse, hidayete kavuştuktan sonra sapıtmaz.) [Beyheki]
Hayırların azlığına sebeb olan mücadele ve münakaşayı terkedin. Zira burda iki tarafın birisi yalancıdır. Ve neticede iki taraf da günaha girer. ( Ramuz )
Allah Rasulü şöyle buyurur: Bir topluluk ancak tartışma (münakaşa) ile sapıtır. (Büyük Hadis Külliyatı: 4/293)
Kesinlikle münakaşa etme, münakaşanın sıkıntısı eksik olmaz.(Hadis Ans: 4/191)
Kul şakayı, yalanı, haklı olsa da münakaşayı terk etmedikçe hakiki imana ulaşamaz. (Age)
Haklı veya haksız, münakaşayı terk edene, cennet var. (Hadis Ans: 4/186)
(Affet, marufu emret ve cahillerden yüz çevir!) [Araf 199]
(Affedin ki, Allahü teâlâ da sizi affetsin ve şerefinizi yükseltsin!) [İsfehani]
(Allah rızası için affedeni, Allahü teâlâ yükseltir.) [Müslim]
(Sana zulmedeni affet, sana gelmeyene git, sana kötülük edene sen iyilik et, aleyhine de olsa mutlaka doğru konuş.) [Ruzeyn]
(Allahü teâlâ merhameti olmayana merhamet etmez, affetmeyeni affetmez.) [İ.Ahmed]
(Ceza vermekteki hata, affetmekteki hatadan daha kötüdür.) [Hakim]
"Muhammed, Allah'ın Rasûlü'dür. Onun maiyetinde bulunanlar da kafirlere karşı çetin (ve metin), kendi aralarında ise merhametlidirler." (Feth, 29)
Mete Han kardeşim ;
(Mümin kinci olmaz.) [İ. Gazali]
(Allahü teâlânın en sevmediği kimse, hakkı kabul etmemek için inat gösterendir.) [Buhari]
(Allahü teâlâ, mücadelede ısrar edeni sevmez.) [Buhari]
(Mücadelede ısrar edenler hariç, hiç kimse, hidayete kavuştuktan sonra sapıtmaz.) [Beyheki]
(Hakkı söyleyen kimse, küçük-büyük ve hoşlanılmayan bir kimse de olsa kabul et, bâtılı da reddet!) [Deylemi]
Hayırların azlığına sebeb olan mücadele ve münakaşayı terkedin. Zira burda iki tarafın birisi yalancıdır. Ve neticede iki taraf da günaha girer. ( Ramuz )
Allah Rasulü şöyle buyurur: Bir topluluk ancak tartışma (münakaşa) ile sapıtır. (Büyük Hadis Külliyatı: 4/293)
Kesinlikle münakaşa etme, münakaşanın sıkıntısı eksik olmaz. (Hadis Ans: 4/191)
Sizden öncekiler sırf bunun yüzünden helak oldu. Bırakın münakaşayı! Münakaşanın faydası yoktur. Mümin münakaşa etmez. Münakaşa eden iki kişi ziyandadır. Münakaşa edene kıyamette şefaat etmem. Haklı olduğu hâlde münakaşayı bırakana, Cennetin kenar, orta ve yüksek yerinde üç köşk verileceğine kefilim. Putlara tapmaktan sonra Rabbimin ilk yasak ettiği şey münakaşadır. (Taberânî)
(Tartışma, dostun dostluğunu azaltır, düşmanın düşmanlığını artırır) ( Tirmizi olması gerekiyor , emin değilim )
(Mücadelede ısrar edenler hariç, hiç kimse, hidayete kavuştuktan sonra sapıtmaz.) [Beyheki]
Haklı veya haksız, münakaşayı terk edene, cennet var.” (Hadis Ans: 4/186)
Kardeşliğimiz hususunda ;
(Mümin kinci olmaz.) [İ. Gazali]
"Mü'mînler ancak ve ancak kardeştirler." (Hucurat,10)
" Mü'minlere karşı alçakgönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve zorludurlar..." (Mâide, 54)
"Muhammed, Allah'ın Rasûlü'dür. Onun maiyetinde bulunanlar da kafirlere karşı çetin (ve metin), kendi aralarında ise merhametlidirler." (Feth, 29)
Enes'ten (radıyallahu anh) rivayet edildiğine göre Nebî (aleyhi ekmeluttehaya) şöyle buyurmuştur:
"Birbirinize buğz etmeyiniz, hasetleşmeyiniz, birbirinize sırt dönmeyiniz, birbirinizle münasebeti kesmeyiniz. Allah'ın kulları, kardeşler olunuz. Bir müslümanın din kardeşiyle üç günden fazla konuşmaması helâl olmaz." (Buharı ve Müslim rivayet etmişlerdir).
Şafiîlere göre bu hadis, bir müslümanın din kardeşi ile üç günden fazla dargın kalmasını haram, üç gün dargın kalmasının mubah olduğuna delil oluyor. Üç günlük dargınlığın affedilmesi, insanın yaratılışında gazap ve kötü huyluluk bulunması sebebiyledir.
Hanefiler ise; üç gün dargın durmanın mubah olduğu görüşünde değildir.
Cumhura göre; mücerred (sadece, yalın) bir selâm vermek veya almakla dargınlık sona erer.
Ebu Hüreyre'den (radıyallahu anh) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir; Rasûlullah (aleyhi ekmeluttehaya) şöyle buyurmuştur: "Hiçbir müslümana kardeşini üç günden fazla terketmesi helâl olmaz. Kim üç günden fazla dargın olarak ölürse Chennem' e girer." (Ebu Dâvud; Buhârî ve Müslim'in şartına uygun isnadla rivayet etmiştir ).
"Kardeşiyle bir sene dargın duran kimse, sanki kanını dökmüş gibidir. " (Ebu Dâvud sahih isnadla rivayet etmiştir )
Ebu Hureyre'den (radıyallahu anh) rivayet edildiğine göre Rasullullah (aleyhi ekmeluttehaya) şöyle buyurmuştur: "Hiçbir mü'minin, diğer bir mü'minle üç günden fazla dargın durması helâl olmaz. Üç gün geçer de, onunla karşılaşırsa, ona selâm versin. Diğeri selâmı iade ederse ecirde ortaktırlar. Selâmı iade etmezse, günahla geri döner. Selâm veren ise dargınlıktan çıkmış olur." (Ebu Dâvud hasen isnadla rivayet etmiştir )
Ebu Davud ; "Dargın durmak Allah rızası için olursa bunda hiçbir beis yoktur" demiştir.
Hiç şüphe yok ki inananlar, ancak kardeştirler, artık kardeşlerinizin arasını bulun, barıştırın, uzlaştırın onları ve Allah'a karşı takva sahibi olun. Ola ki, ilâhî merhamete mazhar olursunuz. ( Hucurat Suresi - 10. Ayet )
Eğer, halen kulak asmayıp ta gurur meselesi edip, kafanın dikine gidiyorsan ;
Sana günah olarak, husumeti ( düşmanlığı – küslüğü ) devam ettirmen yeterlidir... ( Tirmizi, Birr 58 ) ( 1995 )