Üç farklı enzimin mısır nişastasını parçalayarak önce glikoza daha sonra yüksek oranlı fruktoza dönüştürmesiyle ortaya çıkan kimyasal şeker denilince sizcede ürkütücü gelmiyor mu? Bugünlerde tartışmalara konu olan yüksek fruktozlu mısır şurubunu ( HFCS) biraz inceleyelim.Genetiğiyle oynanarak yüksek ısıya dayanıklı hale getirilen HFCS, maalesef ki raflarda görebileceğimiz her üründe bol miktarda mevcut. Maliyeti çok düşük oldu için en tercih edilen tatlandırıcı formu.
Glikozu kaslarımızda, glikojen olarak depolayıp enerjiye çevirebiliriz. Ancak vücudumuz tarafından üretilemeyen dışarıdan aldığımız fruktoz, karaciğerde yağ olarak depolanır ve karaciğerin yağları, kötü kolesterol olarak sentezlemesine sebep olur. Bu da kalp başta olmak üzere çeşitli rahatsızlıklara neden olur. Fruktoz, açlık hissini arttırarak obeziteye sebep olacak insülin direncine, leptin direncine ve insülin direncine bağlı doğacak kansere sebebiyet veren hormonların salgılanmasına neden olur.
Fruktozdan bu kadar söz etmişken aklınıza meyvelerde bulunan fruktozun zararlı olduğu gelmesin çünkü meyveler vitamin ve lif içeren zararlı olmayacak ölçüde fruktoza sahip besinlerdir. Zaten işlenmiş, hazır ürünleri tercih etmemeye çalışıyoruz. Ancak vazgeçemediğiniz bazı alışkanlıklar için size öneride bulunabilirim. HFCS’ nin yüksek oranda bulunduğu asitli içeceklerden vazgeçemiyorsanız içeceğinizin yanında her yudum için bir yudum buzlu limonlu su için. Suni tatlandırıcılar yerine de akçaağaç şurubu edinmenizi tavsiye ederim. Yabancı vücutçuların raflarından eksik olmayan akçaağaç şurubu vücudunuz için sağlıklı antioksidanlar içerir. Yinede vazgeçmemeyi düşünen arkadaşlar için son olarak HFCS’nin kanser hücrelerinin patlayıp normalden çok daha hızlı yayılmasına sebep olduğunu ve fruktozla çoğaldıklarını hatırlatıp seçim yapmaları gerektiğini hatırlaırım.